kalkık

kalkık
1. باسق [باسِق]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
2. حالق [حالِق]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
3. رأسي [رَأْسِيّ]
Anlamı: dik durumda
4. سابغ [سَابِغ]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
5. شامخ [شامِخ]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
6. شاهق [شاهِق]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
7. شماخ [شَمَّاخ]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
8. طوال [طُوَال]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
9. طويل [طَوِيل]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
10. عال [عالٍ]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
11. قائم [قائِم]
Anlamı: dik durumda
12. متطاول [مُتَطَاوِل]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
13. مديد [مَدِيد]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
14. منتصب [مُنْتَصِب]
Anlamı: düzeyine göre yüksek olan
15. واقف [واقِف]
Anlamı: dik durumda
16. عمودي [عَمُودِيّ]
Anlamı: dik durumda

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • kalkık — sf., ğı 1) Düzeyine göre yüksekte olan Masanın bir tarafı kalkık. 2) Kabararak yerinden ayrılmış Kaplamanın ortası kalkık. 3) Dik durumda, ucu yukarı doğru olan Ve eniştemiz yine kaşlarını, omuzlarını yukarıya kalkık ve başını önüne eğik tutmaya… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Baskın Oran — (* 26. Juli 1945 in Izmir[1]) ist ein türkischer Politiker und Dozent im Bereich der Internationalen Angelegenheiten am Lehrstuhl für Politologie der Universität Ankara. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 1.1 Privatleben 2 …   Deutsch Wikipedia

  • akrep — 1. is., bi, Ar. ˁaḳreb Saatin iki ibresinden küçüğü Rengi kararmış bir saat; ne yelkovanı var ne akrebi. S. M. Alus Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller akrep gibi 2. is., bi, hay. b., Ar. ˁaḳreb Akreplerden, sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cıvadra — is., den., İt. givadera Geminin baş tarafından havaya doğru biraz kalkık olarak uzatılmış bulunan direk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çapar — 1. is., hlk. Takadan büyük, baş ve kıç tarafı yukarı kalkık bir çeşit Karadeniz kayığı 2. is., esk. 1) Postacı, ulak 2) sf. Benekli, alacalı (hayvan ve bitki) 3) sf. Akşın 4) hlk. Çiçek bozuğu yüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilkecilik — is., ği İlkeci olma durumu Uçları hafif yukarı kalkık ağzı, yüzdeki ilkeciliği yumuşatmak ister gibiydi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalkıklık — is., ğı Kalkık olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • örselemek — i 1) Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek Rüzgâr çiçekleri örseledi. 2) mec. Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak Naciye Hanım, kalkık kaşlarıyla başını sallayarak meclisin sükûtunu örseledi. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yamru yumru — sf. Yumru Ökçeleri çarpık, uçları kalkık, yamru yumru ayakkabıları toz içindeydi. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uri — kuyruğu kalkık hayvan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”